#Repost @cansubakan ・・・
Gerçek, yaşanmış hikayelerden esinlenilerek yazılan kitapların atmosferi bir başka oluyor.
Yazılan tüm o satırları okurken bazen kabul etmekte güçlük çekiyoruz. Böyle bir şey nasıl olabilir diye düşünürken tabiri caizse beynimizi patlatıyoruz. Kitabın sonuna geldiğimizde ise bir beş dakika karşımızdaki duvarı izleme ihtiyacı duyuyoruz.
İşte Yabancılık Oyunu anlatmış olduğum tüm bu şeyleri yaşatan bir kitaptı. Konusu itibariyle bir kayıp vakasını ele alıyordu. Ve bence kitabın anlatım tarzı tam da bu kayıp vakası olayına uyuyordu. Bazen yazarlar tercihleri doğrultusunda anlatımı tek karakter üzerinden yönlendirebiliyorlar. Ama Yabancılık Oyunu’nda olayları iki farklı karakterin gözünden okuduk. Ailenin kaybolan kızı Sarah ve onun kız kardeşi Nico.
Bu iki karakter yani abla kız kitap boyunca bizim gözlerimiz oldu. Yeri geldi yok artık derken gözlerimizi kapatmak istedik yeri geldi o kadar da uzun boylu değil, yoksa olabilir mi? diye şüpheye düştük.
Evet, şimdi gelelim tüm bu şüphelerin sebebine, şöyle ki kitabımız hem bir kayıp vakasını hem de bu vakanın arkasında bırakmış olduğu zor günleri konu ediniyor. Sarah. Ailenin kaybolan kızı. Nico. Sarah’ın kız kardeşi.
Nico ve ailesi, ablası Sarah’ın kaybolmasının ardından oldukça zor günlerin içerisine giriyorlar. Basın ve haber kuruluşları bir yandan, dört bir yandan gelen ihbarlar bir yandan. Heh bu arada ihbarlar demişken, maalesef ihbar edilen kişilerin hiçbiri Sarah değildir.
Aile umudunu tamamen kaybetmenin eşiğine gelmişken aniden bir telefon gelir. Sarah bulunmuştur. Fakat hiç de hatırladıkları gibi değildir... Yabancılık Oyunu @misiskitap’dan okuduğum ilk kitaptı. Ve bence benim için harika bir başlangıç oldu.
Puanım:5/5
#yabancılıkoyunu